2 Şubat 2010 Salı

BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLDÜM ...

  
         Küçücük yüreğimle bir dünya umudu sırtladım,
        Kocaman dünyayı ise ufacık avuçlarıma sığdırmaya çabaladım ...
      
              İşte böyle bir zaman diliminde gezinirken çoçukluk anılarıma rastladım. 
O günleri hatırladıkça yerli yersiz 'ahh ulan ahh ne günlerdi '' diyerekten  iç geçirir dururum. Bir an dalıp gidesim gelir o güzel günlere...

O günlerde de acı tatlı bir çok olay yaşanırdı  hayatımda ama ben çocuktum. Beni anlık mutluluklardan başkası ilgilendirmezdi. Acıya dair hiçbir şey hatırlamam o günlerden mesela. Zaten duyarsızdım! Ancak duyduklarıma inanır ve onlara körü körüne bağlanırdım. Bildiğim tek bir şey vardı  gamsız,anlık sevinçlerle dolu geçen dop dolu günlerin sayısının giderek her gün daha da artması. Bu dönemlerde kendi kahramanını kendin kurgulardın sonrasında onu doyasıya yaşamak sana kalırdı,genelde de hakkı verilirdi bu çabaların hiçbir şey boşa gitmezdi.
Hayallerimin en zirvede olduğu altın çağımı yaşarken burnum kaf dağına gider gelirdi.
Karışanın görüşeninin en az olduğu ender zamanlardı, birkaç tane iyiye yakın arkadaşın varsa dünyanın en mutlu insanıydın. Çeşitli nesnelerden oyuncaklar yapar, kendi oyunumuzun değerini yine kendimiz belirlerdik.
Oyunun kurallarını koyan taraf hep biz olurduk.Başka kurallara karşı hep bir  alerjimiz vardı bizden ötede ki kuralları tanımaz,bilmezdik.
Hem oyuna dalarken zaman bugünkü kadar hızlı da geçmezdi, her şey tasarufluydu bizim için. 
Bir o kadar da ekonomik yaklaşımlarla kendi düzenimizi kendimiz belirlerdik ...
O yaşlarda ne ülkenin durumuyla ilgilenir, ne sevgilinin nedensiz gidişine kafa yorar nede mezuniyet sonrası iş kaygısı yaşardık.
O çocukluk dönemi geride kaldı  artık.  İyisiyle,güzeliyle bir çok anıyı geride bıraktım ardımda. 
O zamanlar kötü denebilecek bir anı olsa bile ya hatırlamam yada en alasından güler geçerim. Bir daha o güzel günlere dönemeyecek olmanın üzüntüsünü nedense hep içimde  yaşarım.
     
        Önceleri fiziksel olarak büyümekle işe başladım ve  enime boyuma imkanlar dahilinde Allah ne vermişse büyüdüm.Ardından manen ve madden  büyümeye evrimime hız verdikçe daha da büyüyordum benim içimden bir ben daha çıkıyordu adeta. Çocukluktan ilk çıkışımdı alışık olmadığım bir ortamda seyrediyordu düşüncelerim.Heycanlı bir o kadarda sabırsızdım.Farklı bir ortama kapılarımı ardına kadar açmıştım artık.

 Sonraları büyümeyi fazla gözümde büyüttüğümü hissettim. Aslında büyümekle hep yeni sorunlar bir sonrasını davet ediyordu.Hep bir zorluk bir çaresizlik hoş geldin diyordu artık yaşantıma. 
Büyümekle sorumluluk almak, hayata karşı hep mahlup durumda olmak, meğerse hep doğru orantıymış bu hayatta! Aslında yaşça büyüdükçe eziliyor daha bir küçülüyordum!

Neden sonra yanlış yolda olduğumu anladım, artık manen büyümek ve büyüdüğüm kadarıyla küçülmek istiyordum. 
Bundan sonra işin çok zor oğlum dedim, kendi kendime !
Hem büyüyecektim hemde küçük görünecektim ! 
İşin özü sadece buydu ama bunu nasıl yapacağımı  bilmiyordum. Daha yolun en başındaydım ve öğrenmeye hevesliydim.
Artık kararımı çoktan vermiştim!
    
              Sonrasında kendimle  her hesaplaşmam bir başka oldu. Bu yüzden  bir başkasının fikirlerini benliğimde saygıyla yoğurdum. Çocukluğuma ise büyüme kıvamında  yaklaştım ve daha bir yakınlaştım.
Şimdi o güzel günlere özlemle dalıp giderken,  her  iç geçirişimde aslında bir yandan da büyüyordum hissetirmeden.

 İşte  bu yüzden hep sonraları 
''Büyüdükçe Küçülmek'' istedim ...



Yazan:  Salih Yıldırım


   

4 yorum:

dusunenbalik dedi ki...

"O yaşlarda ne ülkenin durumuyla ilgilenir, ne sevgilinin nedensiz gidişine kafa yorar nede mezuniyet sonrası iş kaygısı yaşardık."

Sevgili Sözün Özü,
çevremi o kadar iyi gözlemliyorum ki, insanların kaygıları,üzüntüleri,sevinçleri hep benzer durumlar.
Küçükken insan, daha çocukken hiçbir derdi olmuyor,olsa bile fark etmiyor,kendisini koruyan,koşulsuz sevgi sunan ailesi sevenleri oluyor,bu ufacık dünyasında ona yetiyor.
Ama büyüdükçe hayatın biraz farklı olduğunu anlıyor :)
Sorumlulukları ortaya çıkıyor.Herşeye kafa yorup düşünüyor,umutsuzluğa kapılıyor,dünyanın işlerine şaşırıyor,ağzı açık izliyor :)
Paylaştığın düşünceleri gerçekten anlıyorum örnek işsizlik :)
Ama inanıyorum ki hayatın olumsuzlukları varsa rondonun kreması var :))) (yazı uzadı düşünen balık kesss )
*dipnot :D yeni yazdığın yazıları görebilioduk ama şimdi ancak bloğa tıklayıp bakınca görebiliyoruz, blog temanda bir sorun mu var. sustum :)

Elif Kararlı dedi ki...

Çok iyi yazıyorsun wesselam...

SÖZÜN ÖZÜ - SALİH YILDIRIM dedi ki...

''dusunenbalik''
Teşekkürler arkadaşım yorumun için. Sen de iyi gözlemlemişsin çevreni. Sorumluluk sırtımızda bir bakıma kamburumuz. Atsan atılmaz satsan para etmez :))

SEvgiler...

SÖZÜN ÖZÜ - SALİH YILDIRIM dedi ki...

''papuç''
Çok teşekkürler yorumun için. Yazılarımı beğendiğin için ayrıca çok sevindim.
Eksik olmayasın. Sende çok güzel yazıyorsun.

SEvgiler...