26 Haziran 2012 Salı

İHANET ÇİÇEKLERİ

Yıllar olmuş sanki görmeyeli,
Gözünü gözüme değdirmeyeli.
Nasıl da uzaklara düşmüş gözlerinin yolu,
Yorgunluğun çizgileri yüzüne vurmuş.
Yüzün soğuk,
Yüzün uzak,
Yüzünde suskunluğumun sebebi var.
Sözlerin uzaktan biri konuşur gibi,
Sen konuştukça hüzün yağdırır bulutlar.
Çıkarsın yüreğimden sarı bir vedayla,
Sonbahardır artık sesinin rengi.
Dudağın yabancı sevgilerin izini taşır,
Yalancı gülüşlerle konmuş yamacına.
Zemheri geceleri ellerin tutulmuş.
Ellerin soğuk,
Ellerin uzak,
Ellerinde ihanet çiçekleri var.

10/01/2011        01:33 (onaylı)


9 Haziran 2012 Cumartesi

Ses Ver Blog Ahalisi!

Evet son iki yazımızda sevgiliye attığımız pandiklerden bahsettikten sonra yine kendimle karşınızdayım efendim. Ama daha önce bişe sorcam, bu blogger ahalisine ne olmuş kardeşim? Herkesin kolayına mı gelmiş tweet atmak, onları "follow"lamak, hamakta sallanmak, armutları ballandırmak? Blog tarihi hazin günlerini yaşıyormuş gibime geldi.. Bu blogcu arkadaşların misyonlarını bir üst basamağa taşıyıp kitap çıkarmaların eseri. Değilse kurşun döktürmeli millete, akıllar başa alınmalı. Yazınız efendim, reca edeceğim. Tamam benim de eleştirdiğim ergenlik kelimeleri vardır, aynı zamanda kurduğum babasız cümlelerim nedeniyle eleştirilmişliğim. Ama yazmanın önünde engel midir? Değildir değerli vatandaş. Bırakınız bir kişi izlemesin sayfanızı, bırakınız yanlışlık eseri bile görülmüş tek bir yazınız olmasın, hiç bir kitabın kapağında mistik havalarda gezinen gizemli fotoğraflarınız olmasın. Ama yazınız.

Ben ufacıklardayken beni üzen şeyleri kendi meşrebimde yazardım. İç organlarımın farkında olmadığım ve gözle görünür organlarımın bir çoğunun da ne işe yaradığını bilmediğim zamanlarda H.E. adlı öğretmenimin cetvelle suratıma vurduğunu "örtmen suratıma cetvelle vurdu kabardı yanağım çok acıyor" diye yazarken lise sonda S.Ö adlı hocadan yediğim sağlam dayağı"h**oğlu h**nın çocuğu, insan insana öyle mi vurur p***k evladı, bişe diyim mi sevgili kağıt bu herifin anası yada babası eşşek lan! yada at! iki insan ürünü bi organizma böyle dövemez, p*ç! anasını eşekler dürtsün bunun!" diye tasvir etmişim. İşin ilginci herkes de böyle birşey yapıyor zannetmişim.. Değilmiş. Ama ben sonuçta yazmış rahat etmişim.

Lise zamanlarımda şimdilerde radyo programı yapan Zeki Kayahan Coşkun adlı minik, sempatik, zeki, olgun sever büyüğümüz gazetenin bir ekinde Zeki'yle Zekice adlı bir köşede yazıyor, ben de bir yandan yazılarını okuyor bir yandan ne derdim varsa ona yazıyorum. Helal olsun adama her hafta beni muhatap alıyor, hayretler içine düşüyordum; ne şaşırıyordum arkadaş.. Baya devam etti o gazete eki, Zeki'nin yazıları, ona anlattıklarım ve onun bana cevapları.. O zamanlar bilgisayarla alakalı işlerle uğraştığımdan her hafta aldığım gazeteyi sonradan eksen kayması yaşamam nedeniyle Zeki Kayahan Coşkun okumak için alıyordum. O zamanlardan sakladığım tüm küpürleri askerlik vazifesi nedeniyle ayrıldığım evimden torlayıp toplayıp, hiç üşenmeyip, gözünün yaşına bakmayıp bir kalemde çöpe gönderen anneme de burdan hemen tüm yazılarda olduğu gibi yine sevgilerimi gönderiyorum ayrıca.

Şimdi bunu neden söylüyorum bilir misin sevgili jakabo?

Büyük ihtimal Zeki Kayahan Coşkun beni hatırlamaz. Hatırlasa bile o zamanlar hastası olduğu kırmızı ferrarisine elletmez. Elletse de elletmese de farketmez. Farkeden şey; o yazıların benim için kıymetli olması. O bunu kesin bilmiyordur. Onun o yazıları yazmasının yalın maksadı paramı alıyorum işime bakıyorum anlayışı da olabilir, birilerine birşeyler anlatıyorum o yüzden yazmalıyım da bu da benim için diğer bir farketmez. Benim için kıymetliydi ve çok güzeldi bu yeterli.

O kadar Zeki abiye bok attık şunu hatırlamıyordur, bunu da hatırlamıyordur diye ama şu an bu yazıyı okuyan bir çok kişinin de o yazılardan haberi olmadığına dair itina ile kulaklarımın kalıbını bastırırım. Zaten yazılan yazının birileri için anlamı olması demek; herkes için anlamlı olması anlamına gelemez. O yüzden yazdığınız şeylerin kime ne vurduğunu çok düşünmemeli ve yazmalısınız arkadaşlar. Bunu yapınız reca ediyorum. Birine sövmek isteyebilirsiniz. Benim gibi sevgilinize attığınız kazığı, ananızdan çektiğinizi, işsizliğinizi, padişahın sol tarafını yazabilirsiniz bir çoğu sizin için utanılacak bir mesele olabilir ama siz imkan varken yazınız.

Yasak olacak dediniz, bloglarımız engellenecek dediniz. Kimsenin çüküne olmadı afedersiniz. Hala "haydar" yazdığınızda dahi yazılarınız okunabilir halde. O yüzden kıvırmayalım. Birileri sizi okuduğunda çok hızlıca windowsun en büyük nimeti sağ en üstteki çarpıya basıp müsade isteyecekken; birileri tekrar okumak üzere kesinlikle simge durumuna küçültecektir. Ayrıca şifa olarak da kalbe iyi gelir görüşündeyim. Diyeceğim odur ki bloğumuza sahip çıkalım efendim..

Edit: Kusura bakmayın efendim. Sansür şartmış onu anladım..