23 Ocak 2013 Çarşamba

GÜLLERİN EFENDİSİ





      Gecenin karanlığından daha karanlık bir dönem. Bilinmezlikler içinde boğulan insanlar. Cehalet batağına saplanmış bir toplum. Şeytan onları aldatmak için hiçte yormuyor kendini. İnsanlar eğlence kaynağı olarak aslanın önüne atılıyor ve izleniyor. Kız çocukları ölüme götürülüyor. Dayıya götürülmek deniliyor  ölümün adına.  Sapkınlık bir okyanus olmuş insanlar kulaç atarak kurtulacağını sanıyor. İşte tamda böyle bir dönemde alemlerin Rabbi bir kandil asıyor yedi kat semaya.

"Biz seni müjdeci, uyarıcı, davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.”  (Ahzab:  45-46)

 Bir güneş doğuyor ve ışığıyla karanlığımızı perdeliyor. Beşerin illetine tabip oluyor… Dermanımız Sensin yaa Resullulah!
Sevgili seni görmeden sana sesleniyoruz. Hani onlar senin arkadaşlarındı  biz ise kardeşlerin. Görmeden sevdik  seni .  Cennetin kokusunu hissettik burnumuzun ucunda seni anarken, huzuru bulduk seni yaşarken. Sabun üstünde yürümeye çalışırken sana tutunduk düşmemek için . Yolumuzu kaybedecekken tam da bir iz. Ebedi saadete gidecek yolun tarifi bu . Sensin yaa Habibullah!

     Ümmetim ümmetim diye yanıp tutuşan, ümmetinin sıkıntılarıyla sıkıntıya düşen, şefkat ve merhamet abidesi bir resulü bize gönderen rabbimize sonsuz hamdü senalar.
Bu mübarek gecede seni layıkıyla hissedebilmek, yaşayabilmek ve varoluş gayemizi tam olarak anlayabilmek dileğiyle…
Hayırlı kandiller
Dualarda buluşmak üzere…


 Burcu YILDIRIM