9 Ocak 2011 Pazar

DİLENME KARDEŞİM !


            Yorgun bir akşamı selamlayarak arşınlıyorum yine aynı yolları.İskele kenarı yine ıssız yine sessizdi.Düşünceli bakışlarım da kendini karanlığa teslim etmek üzereydi.Hissettiğim şey sadece soğuktu.Hava kendini bile ısıtamayacak kadar aciz ve bencildi. Ellerimi ısıtmak amacıyla nefesimle yaptığım hohoholamalarım bile içimde ki ayazı dindirmiyordu.Anladım ki İstanbul bize dünden bozuktu.Yine küsmüş bize belli, göz yaşını akıtmıştı üzerimize. Dedim ya ! hava soğuktu üşüyordum ama üşenmiyordum denize parelel iskele kenarında yürümeye.
           Karanlık sokaklara artık dargındım çok erken kararmasına sitemim vardı. Aniden bahsettiğim ıssız,sessiz yoldan bir ses yükselmeye başladı. Bu sesle irkildim '' Abiler ,kolonyalı mendillerim var.Her yerde ,her an ihtiyacınıza yetişir,Ellerinizi mikroptan arındırır temiz pak eder. Hem iskele de yediğiniz balıktan sonra ellerinizin kokusunu değiştirir sizlere ferahlık verir. Mendillerim var abiler sadece 1 Lira ''
Bu seste nerden geliyor ? şaşırdım önceleri, sonra  sese doğru yürümeye başladım. Fakat sokakta bir kaç kişiden başka kimse görünmüyordu. Gelen ses ise orta yaşını henüz aşmış bir bayana aitti. Sese geldiği yöne doğru yürümeye devam ettim. Yolun başında, iskelenin hemen solunda temiz yüzlü bir teyze, kolonyalı mendil satıyordu.Naylondan ağzı çıtçıtlı bir poşetin içine, 10 tane ıslak mendil koymuştu. Yaptığı ambalajın ve mendilin kalitesinde her an gibi bir sıktı yoktu. Bana göre fazla bir hizmet vardı bu işte.
    
           Teyze tekrardan ;  'Mendillerim var abiler,ablalar sadece 1 lira ! Miskokulu parfüm esanslı ... diyerek aynı cümleleri aynı ustalıkla tekrar  saymaya devam ediyordu. Hemen fark ettim ki bazı harfleri teyzem söyleyemiyordu.Kurduğu cümlenin içinde geçen her s ve r harfinden sonra kulağa hoş gelen bir name yayılıyordu sessiz ama bir o kadarda soğuk sokağa.
Teyzenin yanından geçerken yavaşladım ve onu izlemeye daldım. İşte sadece o an üşümüyordum. Teyzenin işini ne kadar ciddiye aldığını görünce birden garip bir şekilde içim ısındı. Ve elindeki bir ıslak mendilin tüm faydalarını birbir müşterisine anlatırken ne kadar başarılı olduğunu görünce hayretler içerinde kaldım. O bir ıslak mendil satmıyordu!  Aldığın taktirde sana sunacağı faydaları satıyordu. Tüm bu işinin içinde buram buram emeği ve alınteri vardı. Belli ki haram kazançtan korkuyordu. İhtiyacı vardı şüphesiz yoksa kim bu soğuktan muzdarip olmak isterdi ki bir kaldırım taşının üzerinde. En önemlisi şuydu ki; ihtiyacı vardı fakat dilenmiyordu, ihtiyacını dilendirmiyordu. Belli ki mert biriydi ki namerde muhtaç olmak istemiyordu !
      
          Öylece ona bakarken kalakaldım. Ayrı bir ruh alemine gittim geldim. Olay çok basitti belki ama o an ki ruh halimle bu olaydan çok dersler çıkardım. Bakmakla görmek arasında gidip gidip geldim bir an , ama sonunda gördüm! İçimden yükselen sesin,  ana fikriyle kucaklaştım.
Sadece 1 Lira , idi sattığı ürün fakat inanın 1 liradan fazla bir değer vardı o üründe. Kazandığı bu miktar kimine göre az kimine göre basit bir paraydı ama onun varı yoğu,tek geçim kaynağıydı. Kimi insan çıktığı mekandan 1 lirayı bahşiş olarak bile bırakmaya utanıp daha fazlasını verirken. Soğukta üşüyen teyze sadece 1 lira istiyordu fazla sayıda mendil alırsan eğer,  ondan şanslısı yoktu o akşam.

          Teyzemin yanında durdum, birkaç tane ıslan mendil ben de  aldım. Attım çantama. O an hiçbir faydasından yararlanmadım  belki ama sonları onun anlattığı şekliyle  faydalarını bende keşfettim.  2 gün sonra aynı yere yolum düştü hafif yolumu uzatarak teyzem'le konuşma fırsatı yakaladım.Uzun uzadıya konuştuk soğuk el verdiğince. Oğlunu evlendirecekmiş, paraya ihtiyacı varmış ve sadece kendi  emeğini sarf ederek oğlunu baş göz etmek istiyormuş vss ihtiyaçlar derken... Anladım ki çalışmayı seviyor, Emeksiz bir kazanca karşı çıkıyor, ve gururundan,gönül zenginliğinden ödün vermiyor.Konştukça onu daha çok tanıdım. Gel zaman git zaman çokk kez yanına uğradım.  Ama dün ki ve br önce ki ziyaretim sırasında kendisini görmedim. Sonra başka bir esnaftan duydum ki çoçuğu  baş göz etmiş hanım teyzem. Ne kadar çok sevindim anlatamam.
 
             Dün anacım odamda ki çekmeceleri düzeltirken dedi ki : '' Sende yaşın ilerledikçe pasaklı oluyorsun,ne bu çekmecelerin hali ıslak mendilden kapanmıyor!  Napcan olum sen bunları hastamısın? ded'' Bişey demedim  güldüm geçtim ...
Geçen gün bir mekan çıkışında arkadaşlarla hesap ödemek için birbirimizi itip kakarken! yok ben ödicem olur mu?  sen misafirsin felan peşman derken. Arkadaşım hesap için gelen zımbırtının içine bol miktarda, bahşiş için 1'er Tl bıraktığını gördüm!  O an kendimi kötü hissettim! Ve birdaha bahşiş vermemeye kendimce ant içtim. Aklıma hanım teyzem geldi! Halbu ki ''O'' daha çok hak ediyordu  o 1 Liraları. Keyfim kaçtı gittim evime oturdum.

          Dün vapura yetişmeye çlışırken önünden geçtiğim sayısız dilencinin ''ALLAH rızası için fakire bir sadaka '' dediğini duydum ama duymamazlıktan geldim! Birinin arkadan ''ALLAH versin dediğini''duydum. Ama ALLAH çalışana verir bilmiyor musunuz diye içimden geçirdim!  Vapurda o dilencilerin hiç birşey yapmadan kendisini acındırarak insanların masum duygularını sömürdüğünü düşündüm. Halbu ki çalışmak sünnetti! Siz neden çalışmıyordunuz? Hanım teyzeden fazla olarak neyiniz vardı? Bilmem ama aranizda ki fark bence  O teyzem, çok mert !  SİZ ise namert diniz! Namert olmasaydınız dilenmezdiniz ! Dilenmeyin kardeşim!. Lütfen dilenen aciz insanlara  itibar etmeyelim ! Dilenci deyip geçmeyin , haksız kazancı haklı göstermeye çalışan mafya tekelinde olan şahsiyetsiz kişilerdir bunlar! ALLAH ıslah etsin hepinizi.
Evet ,bu satırları işte bu cümleye kadarını yetiştiğim  vapurda yazdım. Daha da devam edecektim ki görevli ısrarla '' iskeleye yanaştık abi hadi artık sende in''  diyene kadar ...

SEvgiler,
SAygılar ...