25 Mart 2010 Perşembe

EN GÜZEL KOKU ?



Güzel kokular, insan üzerinde hoş bir tesir meydana getirmektedir. Bu yüzden dunyada binlerce cins koku üretilmektedir. Parfümler, lavantalar, esanslar, losyonlar vb. bunlar arasındadır. Daha ıyı kokuyu uretip daha cok kar elde edebılmek  ıcın sırketler bırbırıyle yarısmaktadır, Koku uretmek  cok yuksek kar saglayan bır tıcarı eylemdır, Fakat  Bunların hepsı yapay kokulardır!
Iste bu nedenle dogal kokulardan ılham alarak yenı buluslar yababılmek ve dunyanın en etkıleyıcı kokusunu belırleyebılmek ıcın  kapsamlı bır calısma baslatmıslar,
Hangi kokunun insan uzerinde daha etkili oldugunu ogrenmek icin bılım adamları , arastırma sırketlerı kendi aralarinda ,konusmuslar, tartismislar  hatta is kavga boyutuna kadar ulasmis ama bir turlu uzlasamamislar. Bu yuzden avrupadan baslayarak dunya baskentlerini gezerek her baskentten 100 kisiye  su soruyu yoneltmisler
'' Sızı etkıleyen en guzel koku nedır ?  ''
iste  bu soruya verılen cevablar neticesinde  bır liste olusturmuslar! Listenın zirvesini hangı kokunun aldıgını merak ettınız dime ?
sıkı durun soyluyorum!
Kokusuyla ınsanları en cok cezbeden  ;
''  TAZE  PİŞMİŞ EKMEK KOKUSU ''




iste o liste'ye giren diger kokular  ;

1- Taze pismis ekmek kokusu
2- Temiz çarsaf kokusu
3- Yenı dogmus bebek kokusu
4-Taze cıcek kokusu
5-Taze cekılmıs kahve kokusu
6-Yagmurdan sonrakı toprak kokusu
7-Vanılya kokusu
8-Çıkolata
9-Balık ve Cıps


10-Yenı bıcılmıs cımen kokusu
11-Deniz kokusu
12-Rosto
13-Lavanta
14-Lımon
15-Yanan kibrit kokusu
16-Domuz pastırması

17-Benzin
18-Egzost Kokusu
19-Çilek kokusu
20-Maytab kokusu
21-Otomobıl lastıgi
22-Fırında pismıs elma ve bogurtlen tatlısı kokusu
23-Kendi terinin kokusu

Hepsini yazarak listenin kokusunu cikarmak istemedim! iste bu liste boyle uzayip gitmekte ...

Bakin ne varsa yine dogal olanda var!  miiiisssss  gibi  kokular varken ne gerek var durduk yere kimyasal tepkimeye girmeye! Bu listede ki bazi kokulari her nekadar biz sevmesekte seveni varmis ecnebi memleketlerinde.  Bu yapay kokular bizlere ulasana kadar  fedakarca calismalarindan dolayi  koku almalarıyla unlu bu kobay farelere de ayrıca tesekkur etmek istiyorum.

Bizde kendimize bir liste olusturalim ne dersiniz ???
Bu yazı vesılesıyle bi koşu giderek ,  bisuru busuruu   kisiye aynı anda soruyorum ;

'' Siz bu yaziyi okuyan degerli ve bir o kadar da duyarli izleyici, 
Sizce  en guzel veya en etkileyici koku nedir ???  ''

21 Mart 2010 Pazar

BOŞVER HALİMİ !


Neyse halim , çıksın bari falim ,,,
Duyarlı ve bır o kadar da meraklı bır yakınım yanıma gelerek dedı kı ; hayde kalk gıdıyok aldıgım duyumlara gore bızım teyzenın evıne cok meshur bır falcı gelecek bırazdan , Falcı o kadar meshur kı, Nam-ı taa ortadoguya kadar gıtmıs bu falcının, hatta sohretı bır ara o kadar gaza gelmis ki  hızını alamayıb okyanus otesıne de  yaymıs kendını,  ıste o kadar ısının ehlı bır kahve fıncanı rötgencısıymıs, neyse herkesın randevu alıb besınden kosturdugu bu falcı meger bızım ıkı  mahalle  otede ıkametkah edıyormus! Ayagımıza kadar gelmısken bı kahvesını ıcmezsek gucenı darılır sonra sohretı hasara ugrarsa benım vıcdanım çok sızlar dedi durdu !
ee geldiyse hos gelmis  bize ne arkadas!  unlu gorecek havamda degilim bugun dedim,
Yok yokk   hazırlan hemen gıdıyoruz! Ben blanı bıle yabtım  sen yeter kı hemen hazırlan, ne blanı len ıse yaramaz dedım, senın tek basına blan yabtıgını goren olmamıstır kı!
yok olm anltıyorum bır dınle ; sımdı   fırsattan ıstıfade gecerken ugrarmıs gıbı yabar hem ziyaret ederik ahaliyi hemde  bır kahvelerini ıcıceriz  ekstradan, Sonra fal muhabetine sardiririz kaynar gideriz oylece ! Len olmm karinin kizin icinde ne isimiz var! Senin sabahtan belli blan diyerek anlattigin bumu!
Sen yarin bir gun kadinlar hamamina da gidelim diye tutturursun! korkmaya basladim lan senden.
Yaa abarttin simdi sende.  yabanci yok sadece teyzemler evde.
Ben gelmiyom arkadas.Benı karıstırma bu ahenklı ıslerıne sen bi kosu git gel beni bulcagin yeri biliyosun nasılsa, hea dinlediklerini de mumkunse gelınce benle baylasma!
''Ya ne inat adamsin\ Ne kaybetcen iki dakkika benimle gelsen! yabana atma falcıyı burdan alacagımız tüyolarla kalan omrumuzun  on muhasebemızı yabarız. Belki ticarette atilma fikrimizle ilgili bize yardimci olacak bilgiler verir de  yeniden hayatimiza bir ivme kazandiririz. hem merak etmiyon mu ki kismetin su an ne yabiyor* Kader aglarini hangi istikamete dogru ormus insan bi merak eder ya!
    Gıdelım can kulagı ıle dınleyelım kadını neler anlatacak merak edıyorum,
 hem kahvemızı de ıcelım kı belkı hatrımızı sayan olur gunun bırınde, yerlı yersız kulaklarımızın tınısını dınlerız nagme nıyetne,
belesten falımıza baktırcaz olum daha ne ıstıyorsun ! senı kuresellemıs dunyanın en nam-ı deger falcısına goturuyorum bırde nazlanıyorsun lan, baba ogluna yabmaz bu kıyagı,  Gelmezsen ..cok ayib edersin yalniz birakma lan beni!
Yazdin yine seneryoyu hayde hayirlisi...  Ben inanmam ve sevmem ole falciyi kahini bastan soylim!  Gaybı yalnızca ALLAH bilir!
Kendimi tutamayib gulersem orda hic kusuruma bakma!
falcıyı kahini kım sana sev dıyor kı ! Hakkımızda bi iki onemli tuyo alib cıkcaz zaten,  hem falcıyı sevsen nolur , sevmesen nolur evlıymıs olum zaten kadın.
Ya gıt ısıne oglum komıklık yabcam dıye yine kendını cok zor durumda bırakıyorsun!
  Ayrica kadının gayb-ı  bılemeyecegını bende bılıyorum! Sukur ınancımız var kaybetmedık daha! ama olum nabım ıste merak edıyorum, Icımızde bulundugumuz malum sartlardan ne halt yıycemı sasırdım ona buna saldırıyorum ıste!
Yogun ısrarlarından bıktıgım için bu ıseyaramaz'ın  haydı gıdelım de kurtulayım senden dedım.
Kahvemizi ictikten sonra fazla oyalanmak yok anlasalim gitmeden.
 Tamam tamam gıdelım  gerısını orda dusunuruz dedı duzenbaz. dustuk yollara ...
     Hem gıtmeden ben sana soyleyeyım   sende bu kafa varken bı ,,, halt olmaz  olum  senden, fıncanı gormeden de bunu sana herkes soyleyebılır dediysemde inandiramadim onu! Hazir gelecege dair bilgi\tuyo verecek diyosun kadin. soylede bu haftasonu sayisalda hangi rakamlar cikacakmis,hebsini istemiyorum ya yarisini solesin ustune ben gerisini insaa ederim.
Bana komik olmaya calisma diyene bak! Simdi sen az mi komik oldun.


haydi geldik !  bas zile .......

  Muhabbetiniz bol olsun hanim abla. Teyzecim biz ole bir gecerken ugradik rahatsiz etmiyoruzdur umarim. ''Ne rahatsızlıgı evladım bende fal baktırıyordum ee nasılsınız hangı ruzgar attı sızı*''Ne ıcersınız oglum**
''Mıss gıbı turk kahvesi kokusu geliyor ıcerıden teyze, kolayda varsa yabıver, ''Ne demek hemen hazırlıyorum''
elıne saglık fal dedın de kım bakıyor fala teyze**
Isın ehlı bır arkadas bakıyor oglum, ıstersenız sızde fıncanları cevırın ıkı dakkıkada cıksın ortaya halınız,
''Zahmet olmasın teyzecım'' Zaten bız senı görmeye geldık ısımız olmaz oyle falla fıncanla,
''Ne zahmetı evladım arkadas yabancı degıl''
fal faslı basladı ...
ve sırada benım falım ,,,


Neyse halin ciksin falin,
ALLAH dogrudur , ben yalan!
 Ben degıl, Fıkrın öyle soyluyor!

**Istedıgın bır ıs yarım kalmıs! uzulmusun  ama hayırlısı olmus belkı de senın adına,
**Devlet kabısında ısın var, gıdıb gelıb asındırcaksın o kabıyı ama sonunda halledeceksın ısını ( ne klasik bır laftır bu ya ! devletın senle bı ısı olmasada senın devletle mutlaka bır ısın olur zaten )
**Bir seyin sonuçlandigini gormedikce inanmazsin,hayallerın cok genıs, bazen hayal dunyasında yasıyorsun ama ayakların yere her zaman saglam basıyor, ( Nabim ALLAH'ta beni bole yaratmis )

** Sevdigım kısıyle evlenecekmısım,Benı hayatta baglayacakmıs! O kadar ıddalı konustu kı bas harfını bıle verdı, kısmetım benı beklıyormus! fazla bekletme nerdeyse gıt bul onu dıyorr,Benı cok ozlemıs ( oldu  canım adresını bılıyorsan ver de bı kosu alıb geleyım, nerde beklıyor acaba, usumesın soguklarda! )
**Kararsızmısım hemde cookk, Kalbım 2'ye bolunmus sonra kendı katlarıyla carbılmıs,Geçmıste cok yasıyormusum , arada bır gelecege de ugra sonra  merak ederler senı dedı, Yürekcıgım kek gıbı kabarmıs, ( ıste bu 2.klıse lafı  ne zaman soyleyecek dıye beklıyordum )
**Is ve Ask konusunda canım cok fena yanmıs bu yuzden cok temkınlı hareket edıyormusum! ( sen olsan nabardın kı)
** Duygularımı artık açmaktan korkuyormusum, bırazcık cesaretımı yıtırmısım ve bunları karsı taraftan bekledıgım surece kaybetmeye mahkummusum, (her önune gelene acılamam kusura bakma )
** El isinde çalısmayi sevmiyormusum az olsun ama kendı ısım olsun dıye dusunuyormusum ve bu yuzdende en kisa zamanda cok sevdigim bir arkadasimla ortak olarak kendi isimizin batronu olcakmisiz ve cok basarili isler yabiyomusuz.   ( kım elın ısınde calısmak ıster kı ! emegını ucuza satmak ısteyen kac kısı vardır kı dunyada* laf aramızda keskee kendımın batronu olub ılk emrı kendıme versem )
''Bunları ben degıl fıkrın soyluyor '' dıye ekledı...

** Onum cok ama cok aydinlik cok iyi yerlere gelcekmisim. Zenginlik gozukuyor barayi yakinda vuruyormusum.  ( Zengın olcakmısım zaten ısten ıstıfa edebılırım artık! çalısmama hıc gerek kalmadı artık ben zengın bırıyım, Yıllardır gonlum cok zengın!  bak sıra geldı dıgerınıde elde etmeye )

Offfff üzerime birden nasil bir agırlık bastı,
galıba sende nazar var,  (bana deymeyecek de bu nazar  kıme deyecek hanım teyze)
bu sekılde daha fazla bakamam  falına!  ( daha ne dıycen kı, haber bultenı gıbı saydın herseyı )
dedım ya ;
ALLAH dogrudur , ben yalan!
 Ben degıl, Fikrin öyle soyluyor!

Ben dıyeceklerımı dedım, faldır bunun adı bıraz öngoru bıraz da eglence,
Eglendıysen ne mutlu haline ...



Not;  Fala halen inanmiyorum fikrimde bir degisiklik olmadi ozellikle belirtmek isterim.
Gordugunuz gıbı klavyemle ılgılı teknık bromlem devam edıyor, Turk Dil kurumuna inat bir turkceyle yazi yazdigim icin uzgunum!
Çevreye verdıgı rahatsızlıktan dolayı klavyemın yerıne ben ozur dılerım,  Bazı harflerı duzeltmeye calıstıysamda da tasıma suyuyla blog ancak bu kadar yazılıyor!
Iyı kı Klavyende kı harflerın bazıları  eksık bıde  olmasaydı kım bılır ne kadar uzun yazacaktın dedıgınızı duyar gıbı olmadım bızzat duydum!  Kac gundur yazamadıgım ıcın kısıtlı ımkanlar dahılınde uzun yazarak hasret gıdermek ıstedım.
Ayrica ; son yazılarımı otomatık olarak yayınlandıgım ıcın gelen yorumlara hemen cevab yazamıyorum,bundan ötürü affınıza sıgınırım,

SEvgiler ...

15 Mart 2010 Pazartesi

KLAVYEN SAG OLSUN


Klavyemın ıhanetne uradım! Klavyemın dokunaklı su dokunmatık tusları kac gundur benı çıleden çıkardı yahuu! Yazı yazmak ısteyıbde yazamamak ne kotu bıseymıs ya !
Alfabemın bırbırınden sahane noktalı harflerını bır türlü tanımıyor !
Eyy! Q klavye sen kım oluyorsunda Turk Dıl Kurumuyla rakabete gırıyosun,
Nerden alıyorsun bu cesaretı anlamadım kı!
Klavyeme bır kuvvet hokuss bokussss yabarak ;
( P p , Ş ş ,İ i , Ğ ğ , . , ? vss ) harflerını kelıme dagarcıgımın tedavulunden kaldırdı, Konuyla ılgılı teknık ıncelemelerde bulundum ama nafılee bır cozum bulamadım halen! Teknık bır broblemden dolayı sıstem dısına ıtıldım , kakıldım , horlandım! ama yılmadım bakın yıne de yazıyorum, ıcımden gulucuk yabasım geldı sıze ama ıkı noktayı br araya getırecek tusu bırturlu ust uste koyamadım! Nasıl yazı yazasım geldı bırden ıcımden anlatamam!
ama konuyu mundar etmemek ıcın yazmak ıstemedım, bu nedenle ıcınde bulundugum durumu sızle baylasayım ıstedım,
Konuyla ılgılı olarak gıttım google amcanın kabısını caldım, derdımı anlattım ama hıc benı kaale almadı, abudık gubıdık bılgılerı gozumun onune getırdı ama broblemıme cozum degıl artı bılınmeyen bır denklem daha ekledı, broblemı bılgısayara format atmadan gıdermeye ant ıctım kendımce, google amcaya bu konuyu sorarken oyle yazılar okudum kı bır an broblemımı unuttum desem yerıdır,
Megerse bızım önemlı dıl ustadlarımızdan '' F '' kalvyenın babası sayın Ihsan Yener
Yıllar oncesınden uzun calısmalar soınucunda tasarladıgı daktılo ıle uluslar arası arenada kı yarısmalarda ortalıgın tozunu artırmıs, O kadar cook bırıncılıler almıs kı saymaya kalksanız sayamasınız, Ustadla yarısmada basa cıkamayan fransızlar cırkeflık yabıb onumuzu kesmeye calısmıslar ama ustadımız hebsıne ''F '' klavyeyle gereklı cevabı vermıs! muhtesem bı yazıydı sızlerde baylasmak ıstedım, F klvyenın hıkeyesı



Zaten Turk Dılını korumak amacıyla yakın zamanda meclıste ''F'' klavyenın zorunlu hale getırılmesıyle ılgılı yenı bır duzenleme yabılacak, Her ne kadar bılgısayarda yazı yazmaya ''Q'' klavyeyle baslamıs olsamda, ''F'' klavyeyle ılgılı yaılacak her duzenlemeyı sonuna kadar desteklıyorum,
Su an F klavye kullanıyor olsaydık ben bu kadar çın ıskencesı ceker mıydım* Guzel Turkcemızı artık teknolojıye kurban gıttıgını gormek ıstemıyorum! Bu gun Ş , harfımı kendıne uygun gormeyen ıngılız kokenlı Q kalvye yarın dıger harflerımızı de tedavulden kaldırmaya kalkarsa hıc sasırmayın!
Bu konuyla ılgılı o kadar soyleyecek soz var ama ben bunları dıle getırmekte ıste yıne aynı sebeblerden dolayı zorluk cekıyorum!
Neyse bakın konu nerden nereye geldı! Bosa her ıste bır hayır vardır demıyoruz ya ! Noktalı harflerı ve bıkac harfı yazma broblemımden dolayı arastırmalarım benı nerden nereye getırdı, Bu sorunu en kısa surede halledıb Turk Dıl Kurumuna daha fazla ınat etmeden dılımıze yakısır yazılar yazmamı en kısa zamanda bana nasıb eyle Yarabbım!

12 Mart 2010 Cuma

AVUÇ İÇİ KADAR

 
Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış,ikisi de çok akıllılarmış. Etraflarındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş. Bir gün anneleri onları dağdaki bilge bir adama götürmeye karar vermiş.

Kızlar, bilge adamla Bir süre çok mutlu olmu
şlar ama sonra sıkılmaya başlamışlar,

"Bilgenin bilemeyece
ği bir soru bulmamız lazım" diye düşünmüşler

Kızlardan biri bir gün" Buldum! " diye sevinmi
ş." İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım " Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?

"Ölü" derse kelebe
ği bırakacağım. 

Canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım.

Her ne derse desin cevabı bilemeyecek ve biraz sonra, kapalı tuttu
ğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.

Ve sormu
ş:

"Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?

Bilge adam

cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmı
ş, bakmış ve cevaplamış:

"Senin elinde kızım. 
Senin elinde ..." 
Canlı kalması da, ölü olması da senin elinde ...
                              
                             
                       
                 ( alıntı bir hikaye )




7 Mart 2010 Pazar

ÜÇ MAYMUN

Görmedim fallaa , 
duymadım billaa  ,
bilmiyoomm işte falla billaa !
 Bu maymunların tamamen olumsuz sözler içeren bu sözlerle  neden yıllardır bu kadar  gündemde kaldığını  merak ettim birden doğrusu ! Olumsuz bir yargının kime ne yararı olmuşta bu kadar sahiplenilmiş yıllarca bu sözler. Bir ilki gerçekleştirdiniz,  helal size maymuncuklar ! 
Bilipte bilmemezlikten gelme sanatını yıllardır çok iyi icra ettiğinizden dolayı devlet törenle size övünç madalyası verecektir.
Bundan sonra da adınız  Tecahül-i arif maymunlar diye anılacaktır.
Arif olana gerekmez tarif.  Bazen bildiğini söylememen,  açığa çıkartılmış bilginden daha hayırlı sonuçlar doğurur ! 
   Bildiğini söylememek veya zamanında söylemek kimi zaman erdem sayılır, kimi zaman ise bencilliktir.
  Gördüğün,duyduğun bir olaya şahit olmak kimi zaman duyarlılıktır, kimi zaman ise büyük bir risk taşır!
Gördün görme , bildin bilme! diye nasihatleri ezberimize aldık ama ama üç maymun kadar olaylara üç boyutlu bakıp popüler olamadık!

 Japonya,hindistan kökenli bu sözlerin bizim ülkemizde bu denli benimsenmiş olduğunu bir japona söylesen hayatta inanmaz :)) 
 Bu arif maymunların tarihte bilinen  felsefesi şu şözlere dayanır :  
'' Görmezsek, İşitmezsek, konuşmazsak, şeytan da bize dokunmaz, işimize karışmaz''   şeklinde özetlenebilecek Vadjra düşüncesine dayanıyor.
  
     Bana dokunmasın da  yılan gitsin  başkasını gıdıklasın! Diyerek  söylendiğinizi  duyar gibi oldum?
 Yüzünü şeytan görsün diycem böyle felsefenin şimdi ayıp olacak!   Yıllardır benimsenen bu sözlerin haklılık payından nasiplenmek gerekir.  
Sen sana yasak olan şeyleri sürekli görüyorsan !
Duymaman gereken sözlere ortak olduysan!
Ağzına gelen her sözü israf etmeden  söylersen!
Şeytanın  en has kankası  olursun beaa !!!  Bir daha bırak sana karışmayı, aranızdan  su sızmaz. Hal böyle  müsait olunca  da yılan;  ''illa sokcam,gıdıklayacam''  diye de senle uğraşmaz :))
Böyle genelinde olumsuz yargılar içeren fakat özünde olumlu yansımaları barındıran sözlerin artmasını bekliyorum. Böyle olsun ki şeytan da kimle uğraşcağını bilsin! öyle değil mi ?
 Hikayeyi kess :))
            Çok eski zamanlarda bir dağın bir yamacında iyi ve akıllı bir maymun kral, diğer yamacında da şeytan yaşarmış. Kralın çok yaşlı ama çok da akıllı üç danışman maymunu varmış. İnançlarına göre öbür yamaçta yaşayan şeytanı gören ve sesini duyanlar sonsuza kadar lanetlenip taş kesilir, maymun krallığı da felakete uğrarmış.
 Bu üç danışman maymun bir gün kralları için tepede nadide çiçekler ararlarken çalıların arasında bir hışırtı duymuşlar. Merakla çalıları aralayıp baktıklarında şeytanla yüz yüze gelmişler. Şeytan çirkin sesiyle çığlıklar atmaya başlamış. Maymunlardan birincisi görmemek için gözlerini kapamış ama şeytanın sesini duymuş. İkincisi kulaklarını kapamış ama o da şeytanı görmüş. Üçüncüsü ise hiçbir şey yapamamış, şeytanı hem görmüş hem de sesini işitmiş, bu ölümcül sırdan kimseye bahsetmemek için hemen ağzını kapamış.
Kalplerinin taşlaşacağını bilerek ormanda dalları yere değen bir söğüt ağacının altına gizlenmişler. Orada korkudan titreyerek saatlerce hareketsiz kalmışlar. Gece yarısı bu sırrı kimseye söylemeyeceklerine, krallarını ve halklarını tehlikeye atmamak için ellerini kapattıkları yerlerden çekmeyeceklerine dair birbirlerine söz vermişler. O günden sonra insanlar ne zaman gözlerini, kulaklarını ve ağzını kapatmış üç maymun görseler anlamışlar ki onlar şeytanı görmüş ve duymuşlardır ama toplumun çıkarları uğruna bunu bir sır olarak saklamışlardı ...





4 Mart 2010 Perşembe

MAHALLE MAÇI , ÜÇ KORNER BİR PENALTI


                 Mahalle maçı deyip geçmeyin onun da kendine özgü birtakım kuralları vardı.
Ve bu kurallara riayet edilmesi mutlak suretle gerekliydi,  Nasıl kırmızı ışıkta duruyor yeşil ışıkta geçiyorsa bir araç. Onun gibi olmazsa olmaz kuralları vardı bu oyunun.
Bu oyunda kurallar Futbol Federasyonundan bagımsız uygulanıyordu. Bu düzenin varlığını sürdürebilmesi için  3-5 yetkin çoçuk kuralları sürekli günceliyordu.
Bu maçlar o kadar hararetli geçerdi ki mağlup takım konumundaysanız işiniz çok zor olurdu. Kaybetmeyi degil maçtan sonra sizle geçilecek dalganın korkusuyla, Ne yapcanızı şaşırır sonunda kendi kendinize çalım atıp dururdunuz.  Maçtan sonra ''yendik şişirdik dolma yaptık pişirdik'' gibi özgün bestelerle makara yapılırdı. Yenilen takım bir sonra ki maça kadar ortalıkta gözükmezdi. Yenilen pehlivanların hep bir bahanesi olurdu. Olmazsa olmaz bahanelerden bir kaçı, ''siz daha güçlüydünüz olum''  ya da '' Bugün şansımız yoktu'' gibi bahaneler çoktan sipariş edilirdi.
Çok sonraları büyüme evresi ilerledikçe bu maçlar ''bir şeyine'' oynanırdı. Bişeyine oynamadın mı tadı çıkmazdı. Halbuki dalga geçilecek korkusuyla maç kaybetmeme korkun az geride kalmıştı.
Maçlar kolasına oynanır. Maçtan sonra ''enayi kolasını içiyom lan'' diye gösteriş yapılarak çevreye,rakibin motivasyonu tamamiyle tüketilirdi.
sadete gelecek olursam; zaman ve mekan değişti. İnsanlar desen ayrı alemde! artık herşey tamamen farklı! Ne komşunun oğlu artık kankardeşimiz ne mahallenin kızı bizim namusumuz!
Yeni nesil apartman çoçuklarının mahalle maçı,saklambaç,yakar top,ip atlama,dokuz taş,yakalamaç,seksek ve birçoookkk harkulade oyundan habersiz büyümesine üzüldüm bak şimdi!
Büyüdüklerinde çoçukluk arkadaşlarıyla nasıl iç geçirecekler çoçuklukları üzerine, cidden merak ediyorum. Çocuklar da haklı erken yaşta sınav zede olarak yaşam sürmekten asosyal hayata merhaba dediler.

 Sözün Özü;  Böyle zamanlarda en ufak şeyden bile mutlu olurken insanoğlu, büyüdükçe mahalle maçları yerini halısahalara, halısahalar ise yerini play statıon'lara bıraktı. Sanal alemde ne savaşlı oyunlar mahalle kavgasının yerini verebildi :) ne de  pes'oyunu, mahalle maçları kadar bize tatlı geldi ...

İşte o kurallardan bazıları :
- Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer. Penaltıları, frikikleri, tacı bile atar. İyi oyuncuları kendi takımına alır. Fazla koşmaz, hatta hiç koşmaz.
Defansa yardım etmez. İleride armut gibi durur, beleş top bekler. Attığı beş şuttan yedisinin de bir şekilde gol olmasını ister.
- Gol sevinci 'Nasıl şeyttik ama' şeklinde yapılırsa, kavga çıkar.
- Ameliyatlı ve yeni sünnet olmuş arkadaşlara sert girilmez. Hayvanlığın lüzumu yok.
- Üç korner bir penaltı, dört taç bir korner yapar. Bazen tersi de mümkündür.
- Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adımlarla aldım verdim hesabını en hesaplı yapanındır.
- İyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilir.
- Transferler, 'Ahmeeet top oynamaya geliyon mu oğlum' şeklinde yapılır.
- Kuduz köpek, sarhoş, deli, araba, öğretmen, müdür, müdür muavini ve din hocası yoldan geçerken maça ara verilir.
- Bir elde salça ekmek, sana yağlı reçelli ekmek, diğer elde gazozla top oynanır oynanmasına ama oynanmazsa daha iyi olur.
- Akşam ezanı okununca, anne çağırınca, baba köşeden görününce ve televizyonda 'Kara Şimşek' başlayınca maç mecburen biter.
- Topu, komşunun bahçesine atan dombili alır.
- Topa abanmak, burun vurmak yasaktır. Hayvanlığın lüzumu yok.
- Kızlar, bilhassa manitalar geçerken artiztik hareket yapılmaz. Artiztik hareket yapan, hareketin Allahını görür.
- Su içme molası ancak susayınca olur ve hep birlikte su içmeye gidilir. Musluğa ağız dayanmaz, avuçla içilir. Dana gibi çok su içilmez, içilirse dalak şişer. Öküzlüğün âlemi yok.
- Faul olunca ana avrat dümdüz gidilmez, en fazla ağlayarak 'Hepiniz topsunuz, ben oynamıyom layn' denilir.
- Topu patlatan, doğal olarak parasını öder. Patlayan topun içine taş konulup yoldan geçen adam vursun diye şaka yapılmaz. Hayvanlığın lüzumu yok.
- Ancak patlak top ikiye kesilerek, iç kısmı dışarı gelecek şekilde kafaya şapka yapılabilir.
- Bir topu en hakkını vererek, bisiklet tamircisi şişirir. İdeal şişirilmiş topun tanımı, 'Dolma gibi oldu layn bu' olur.
- Taş, gaz tenekesi, elektrik direği, ağaç, limon sandığı bulunamazsa kazak, ceket, gocuk ve okul çantasından kale direği yapılabilir.
- Kaleci degaj yapmadan önce topu üç kere yerde sektirmelidir.
- Seyirci olarak hısım akraba arsaya çağrılmaz, hele anne-baba hiç. Çünkü anne-baba gelince çok utanılır ve tarihin en kabız maçı yapılır.
- Serbest atış kullanılırken top oynanan arsa eğer genişse, baraj dokuz adım öteye, eğer alan darsa üç adım öteye kurulur. Penaltı atışı öncesi ise kaleci kaleden dokuz adım sayar, topu oraya koyar ve atış oradan yapılır.
- Skor on beşe üç olsa da, iki taraf sıkılınca, hava kararınca, evden çağrılmalar artınca 'Gol atan galip' kuralı devreye girer ve tuhaftır golü atan hakkaten maçı kazanır.
- Birinin başka şehirden, bilhassa Almanya'dan akrabası, dayı oğlu, amca oğlu filan gelirse, muhakkak oyuna alınır ve misafirdir diye en güzel ara paslar onun önüne yuvarlanır. Bu davranışın o lavuğun getirdiği çukulata, oyuncak ve yeni topla hiçbir alakası yoktur. İnsanlık bunu gerektirir. Hayvanlığın lüzumu yok.
- Sarı, kırmızı kart olmadığı gibi, yerine göre taç ve özellikle ofsayt kuralı uygulanmaz. Israr eden gombiği yer. Ayrıca zayıf takıma, zayıflık derecesine göre beş fark, 10 fark avans verilir.
- Testislerine top gelen bahtsız ve acılı arkadaş mutlak suretle işetilir. 


 Ve diğerleri :
Atan Alır:
Mahalle maçları genellikle caddelerde yahut bahçelerde yapıldığı için topun kaçma olasılığı olan çok yer vardır. Top bir yere kaçtığında topu kaçıran takımın karşısındaki takım hemen "Atan alır" der. Top onların sahasında auta çıkmış olduğu halde karşı takım topu almak zorunda kalır.
 

Elin Avantajı Olmaz:
Takımlardan biri ataktadır. Defans oyuncusu topu elle keser fakat pozisyon devam eder ve gol olur. Golü yiyen takım el var diye mızıldar. Karşı takım, "Avantaj olmaz." der. Hemen akabinde kaleci "Elin avantajı olmaz" diye haykırır. Bir yere varılamaz. Kısır döngüdür.

Adamın Gol Diyo:
Gol atılır fakat yiyen takım saymaz. Hep bir ağızdan "Direk" diye anırmaktadırlar. Fakat içlerinden biri, "Gol abi" der. Karşı takımdan bunu duyan biri direk atlar ve "Adamın gol diyo" diye serzenişte bulunur. Gol sayılır, adam dövülür. 

Abanma Yasak:
Genelde küçük çoçuklar arasında yaygındır, Kaleciler abanmak yok diye kuralı baştan hatırlatırlar ama nafile öküz yine hayvanlığını yapar. Ayagının burduyla roket gibi topu gönderdikten sonra ne abanması olum teknik vurdum diye kendini aklamaya çalışır. Her ne kadar kendini aklasa da topun değdiği arkadaşta küçük çapta kızarıklar çoktan başlamıştır bile.

Gönül Alma:
Büyüklerle küçüklerin ortak oynadığı maçta büyüklerden biri gaza gelip küçük bir çocuğa sert girince direk penaltı olur. Nerede olursa olsun. Küçük çocuk sevilen bir simadır ve faulü yapan abidir. Penaltı kullanılır, genelde gol olmaz çünkü kalede bir ayı vardır ve penaltıyı atan küçük çocuktur.

Kaleci Değiştin 2 Penaltı:
Herhangi bir penaltı pozisyonunda kaleye hemen forvetin etkili silahlarından biri geçmek ister çünkü o her mevkide iyidir. Buna karşılık karşı takıma teselli olarak ekstra bir penaltı verilir. 1+1=2.

3 Kere Top Sektirme:
Kaleci degaj kullanırken eğer yanında bir rakip forvet varsa topu 3 kere sektirir ve, "Açılsana üç kere sektirdim iste" der, rakip açılır.

Top Kurtarma Operasyonu:
Top zırt pırt araba altına kaçar. Böyle durumlarda, sahadaki en çelimsiz ve en hop-zıp kişi, en iri iri kişi tarafından topu almaya gönderilir. Arabanın altına kaçan toplar tam ortasında durur bazen, kimse yetişemez oraya. Bu sefer taş atma ve sopayla itekleme faslı baslar. Arabanın egzozuna vurulan birkaç darbeden sonra top yuvarlana yuvarlana çıkar bir taraftan; artık koşarak maca geri dönme zamanıdır.
 

At Bakıyım Abinim Kıllı Göğsüne..
Ya ne iğrenç bişiydi bu. Sen takımını kurmuşsun, paşa paşa macını yapiyosun. Muhtemelen yasça ve boyutça senden büyük olan eleman damlar, bu gereksiz cümleyi sarf ederek maca dahil olur ve  tadımızı tuzumuzu kaçırır.
  
 


3 Mart 2010 Çarşamba

ADI DENİZ OLMALI



Bir çocuğumuz olmalı
adı deniz olmalı
deniz dedim adına
adı deniz olmalı !

Bir çocuğumuz olursa
adı deniz olmalı
deniz kadar engin
deniz kadar çoşkun
deniz kadar sıcak
deniz kadar güzel ...

Bana birisini hatırlatıyorsun küçüğüm!
üzerindekiler bana yabancı değil,
yırtık süeterin, pantolonun, çizmen, çorabın
bana birisini hatırlatıyorsun küçüğüm
üzerindekiler bana yabancı değil,
suratındaki yaralar, karalar, kirler ...

Sakın pişman olma, kızma, kızdırma
sembol olmak, katil olmaktan çok daha zor
yemekten, içmekten, direnmekten zor küçüğüm
ben, ben kimim diye sorarsan
biz, biz tabiatla kardeşiz
yemeyle, içmeyle
hatta uçakla, suyla, kuşla, böcekle
ama yine de
bana ne olmuş diye soruyorsan
kızma, kızdırma
doğruluktan, dürüstlük doğar derler hani
bence sana deniz çarpmış küçüğüm!

Ben beni bildim bileli
ne, ben beni buldu kendimde,
nede kendim, beni buldu bende
..
işte ortalığın arazisi olup kaynadık dünyanın kazanında
dünya kazan oldukça ben bir kepçe
doldum tabaklara birden daha birçok kere
hani ya gülüm işçi olup emek dökercesine...

Ben, beni bildim bileli
ne ben, beni buldu kendimde,
nede kendim, beni buldu bende

yani, yani bir başlamaya gör
çocuk olursun bir yandan severler
bir yandan döverler

okursun adam olursun,
iş bulamadın mı da hiç dinlemez söverler
ben, boks şampiyonu olamam ki dostum
hayatı nakavt edeyim
ben kültürümü hayata adadım
hayatı tanımlayamıyorum
hayat nedir acaba ?
her gün paket paket alıp içtiğimiz sigaralar mı
akşamları eve gelen babamın
boş o bomboş bakışları mı
bilmiyorum !!!

Yıldızlardan kopup gelmişti dünyama
yıllanmış ağaçların dökülen sarı yaprakları gibiydi
etraf toz, toprak, kan, göleç
adına ne seheryeli diyebiliyorum ne de tozpembe
ama şunu çok iyi biliyorum ki
bir çocuğumuz olursa
Adı denız olmalı,
ister kız ister erkek
farketmez hiç biri
fakat bakışları farketmeli !
Güneş gibi olmalı
aydınlatmalı her bir tarafı
her bir yandan bir bir...

Bir çocuğumuz olursa adı denız olmalı
denız kadar engin, denız kadar coşkun
denız kadar sıcak, denız kadar güzel ...

Bir çocuğumuz olmalı
adı denız olmalı
denız dedim adına
Adı denız olmalı...




(ALINTI)