Geçen
gün çıktığım yolculukta hava artık
kararmış gece tüm ihtişamıyla kendini göstermeye çalışıyordu. Bir ara başımı
gökyüzüne doğru tevafuken kaldırdım ve ayın yaratılış vazifesini yerine
getirdiğini fark ettim . Bu bir fark edilişti aslında. Hepimizin bildiği
sıradan bir aydı bir başka onu gören için . Ama ben böyle bir eserin tüm insanlar ya da diğer
varlıkların bir araya gelerek yapamayacağını düşündüm bir an. Daha sonra ona
bakarak rabbimin hikmetini düşündüm ve
şu ayeti hatırladım : "Rahmanın yaratışında hiçbir
uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak(düzensizlik) görüyor
musun?" (Mülk suresi, 3. ayet)
Tabiki
de dedim kendime her şeyi belli bir ölçüde yaratan rabbimizin akıl almaz
hesaplamalarını düşündüm . Mesela dedim;
·
Dünya
kendi ekseni etrafında saatte bin mil hız yapar. Eğer böyle değil de saatte yüz
mil hız yapacak kadar dönseydi, gündüz ve gece şimdi olduğundan daha uzun
olurdu. Bu durumda bitkiler gündüz yanar, kalan olursa da onlarda donardı.
- Ay, dünyamıza şimdiki noktasından 50 bin
mil ötede olsaydı, yeryüzünde med-cezir(gel-git) olayları sonucunda bütün
kıtalar günde iki defa su altında kalırdı.
- Dünyamızın çevresini saran atmosfer
tabakası biraz daha ince olsaydı, atmosferde yanıp parçalanan binlerce
meteor, o zaman dünyamıza rahatlıkla ulaşabilir ve her şeyi yok ederdi.
- Mevsimlerin sürekliliği, gece ile gündüzün
birbirini izlemesi, su döngüsü, yeryüzünde yaşamın oluşması da evrende
mükemmel bir düzenin olduğunun en açık delilidir
‘’Güneşi
ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya
evreler koyan Allah'tır. Allah, bunları boş yere yaratmamıştır. O, ayetlerini
düşünen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyor." (Yunus suresi, 5)
‘’Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık" (Kamer suresi, ayet 49
) ayeti çınlıyor
kulaklarımda. Doğadaki bütün canlı ve cansız varlıklar, varlıklarıyla Allah’ı temsil
ederken nasıl oluyor da bu kadar kör olabiliyoruz. Oysa bir yaprak bile silkinerek
çıkardığı sesle Allah’ı tesbih ederken
nasıl oluyor da biz eşref-i mahlukat
olarak bunları göremiyoruz diye sitem ettim kendime kendime. Kainat aşk ile
ilan ederken teslimiyetini nasıl oluyor da kulaklarımıza pamuk tıkayabiliyoruz .
Evren muhteşem ahengiyle sesini bize duyurmaya çalışırken çığlık çığlığa, ben buradayım
benim bir sahibim var derken nasıl oluyor da her şey bizimmiş gibi
davranabiliyor, Dünyanın merkezi olarak görebiliyoruz kendimizi…
Hayatı bir tiyatro sahnesi gibi düşünelim hepimizin
birer rolü var belki hepimize göre rolümüz çok önemli layıkıyla canlandırmalıyız.
İşte bizim de layıkıyla yerine getirmemiz gereken vazifemizde kulluk vazifemiz.
Oyun bittikten sonra sahne çıkışında kendimizi izlediğimizde hatalarımızdan utanç
duymayalım değil mi?
Umut ediyorum rabbim onu her yerde
görebilmeyi, onu her yerde duyup hissedebilmeyi, onun yoluda koşturmayı nasip etsin
bizlere inşallah…
Dua İle…
BURCU YILDIRIM
1 yorum:
yürekten amin diyorum...
O'na layık kullardan olalım inşaallah...
Yorum Gönder